Şarkı Söyleyen Büyülü Işık Hüzmesi: Luz Casal

İspanya’nın yetiştirdiği en özel isimlerden, dünyaca ünlü şarkıcı Luz Casal hüzün ve tutku yüklü sesiyle 30 Kasım akşamı İş Sanat sahnesindeydi. İsmi İspanyolca’da “ışık” anlamına gelen Casal, herkesi kendine hayran bırakan performansıyla sezona büyülü ışıltısını kattı.

İspanyol yönetmen Pedro Almodóvar’ın 1992 tarihli Yüksek Topuklar filmiyle özdeşleşmiş “Piensa en mí” (Beni Düşün) ve “Un Año de Amor” (Bir Aşk Yılı) şarkıları, Luz Casal’ın sesiyle hayat buldu. Bu çarpıcı melodrama iki özel şarkıyla katkıda bulunan Casal, hem müzikseverlerin hem de Almodovar hayranlarının kalbinde apayrı bir yerin sahibi oldu.

Sesini dünyaya duyuran dönüm noktası bu olsa da, bu üretken divanın uzun yıllara yayılan, dopdolu bir kariyeri var. Çocukluk yıllarından itibaren kalbi müzikle atmış olan Casal’in müzik yolculuğu, piyanodan müzik teorisi ve baleye uzanan bir eğitimle başlamış. Yıllar içinde farklı müzikal ifade biçimlerine duyduğu ilgi, rock müzikten latin, caz ve operaya birçok stilde üretimde bulunmasını sağlamış. Hangi türe el atarsa atsın, sesiyle hayat verdiği melodileri tamamen kendi stiline dönüştürmek gibi bir başarısı var. İmza attığı 17 albüm, konser turneleri ve güçlü sahne performansıyla Casal, bugün İspanyol müziğinin ve kültürünün en önemli temsilcilerinden biri. 

30 Kasım akşamı Casal’i, yeni albümü “Las Ventanas de mi Alma” (Ruhumun Pencereleri) ile aynı adı taşıyan 2023 turnesi kapsamında, İş Sanat’ta dinleme şansı bulduk. Sanatçı, İş Sanat dinleyicileri için hem repertuarının klasikleşmiş şarkılarını hem de 40 yılı aşkın bir süreye yayılan albümlerinden en sevilen hitleri seslendirdi. Klasik Latin Amerika şarkılarıyla başlayan konser, aşk, özlem, arzu ve daha birçok duyguyla yüklü, “Historia de un Amor”, “Amado Mio”, “Piensa en mí” ve “Un Año de Amor” gibi yeri doldurulmaz klasiklerle devam etti. Pandemide telefonda konuştuğu insanlara söylediği ilk kelimelerden ilhamla yazdığı, “Hola, Qué Tal” (Merhaba, nasılsın?), çocukluğunun geçtiği Galicia bölgesini anlatan “Entre mis recuerdos”, “sıradaki şarkıyı tüm kadınlara ithaf ediyorum” diyerek sunduğu “No Me Importa Nada”, farklı albümlerinden bambaşka esintiler ve duyguları beraberinde getirdi. Sahneye önce bembeyaz, payetli, ışıl ışıl bir elbiseyle çıkan Luz Casal, konserin ikinci yarısında ise siyah payetli tulumuyla bir elmas gibi ışıldamaya devam etti.

“İstanbul’da tekrar olmak onur verici” cümlesini özenli bir Türkçe telaffuzla dile getiren Luz Casal, şarkı aralarında zaman zaman Türkçe, İngilizce, İspanyolca cümlelerle kendini ifade etti ve dinleyicisiyle müziğin ötesine geçen, güçlü bir iletişim kurdu.

Şarkılar birbiri ardına sıralandıkça enerjisi giderek artan Luz Casal, her performansıyla neden diva olduğunu daha iyi anlamamızı sağladı. Bir salon dolusu dinleyiciye hitap ederken bile karşısında oturan biriyle sohbet eder gibi ortaya koyduğu, yalın ama bir o kadar da sarsıcı bir yorumlama gücüne tanık olduk. Kendisine büyük bir başarıyla eşlik eden müzisyenlerin jam session tadındaki sololarını müthiş bir coşkuyla dinledi. Davulcusu aksak Türk ritimlerini de dahil ettiği yaratıcı solosunu icra ederken, yerinde duramayıp doğaçlama bir dans koreografisiyle soloya eşlik etti.

Konser sonunda kesintisiz alkışlar karşısında bis için yeniden sahne alan Casal, harika bir seçimle Gracias A La Vida’yı seslendirdi (Hayat Sana Teşekkür Ederim). İnanıyorum ki bu benzersiz enerjisi Luz Casal’i tüm ışıltısıyla yeniden bizlerle buluşturacak. O zamana kadar, hayat, biz de sana bu unutulmaz gece için teşekkür ederiz.