Yaratıcı Düşlerin Arka Bahçesinde

Lahza & Kenan Doğulu

Cazın gelmiş geçmiş en önemli isimlerinden Miles Davis’in her biri aforizma tadında, hafızamızda yerini almış birçok sözü var. Bunlardan birinde şöyle söylemiş: Bazen kendin gibi çalabilmek için müziğini çok uzun bir süre çalmış olman gerekir

İş Sanat’ın 22. Sezonu, 28 Ocak 2022, Cuma akşamı bizi yıllardır aşina olduğumuz Kenan Doğulu müziğinin yepyeni bir yüzüyle tanıştırdı. Farklı tarzların bir araya geldiği, bu heyecan verici projedeki yol arkadaşları ise perdesiz gitar virtüözü, besteci, aranjör Cenk Erdoğan ile Stockholm’de yaşayan ve hem Türkiye’de hem de dünya çapında projelere imza atmış davulcu, besteci Robert Mehmet İkiz’in birlikte kurduğu Lahza idi. Karşımızda farklı kulvarlarda edindikleri başarıları çok iyi bildiğimiz ve şimdi ise müzikal üretimlerinde yeni bir parantez açmakta olan üç değerli müzisyen vardı. Bundan iki sene önce hayata geçmeye hazır olan Lahza & Kenan Doğulu projesi, pandemi nedeniyle iki sene boyunca sahneleneceği günü beklemek durumunda kalmış. Bunca beklemenin ardından bu kez geçtiğimiz haftalarda yaşadığımız karlı günler ve zorlu hava koşullarına denk gelmiş. Proje için Stockholm’den karlar altındaki İstanbul’a gelen Mehmet İkiz’in uçağının iniş yapması saatler sürmüş olsa da üçlü tüm bu meşakkatli gidişata rağmen nihayet bir arada ve karşımızdalardı. Lahza Duo’nun, müziği Mehmet İkiz’e ait olan “Harem Nights” ile yaptığı açılış, sadece sahnedeki müzisyenlerin değil, dinleyicinin de hayal gücünü harekete geçiren bir yolculuğun başlangıcı gibiydi. Harem Nights’ın yarattığı, adeta hipnotize edici atmosferde, gecenin karanlığına dökülen rengarenk ışıkların izinde kendimi hem İstanbul’da tarihi yarımadanın gizemli sokaklarında hem de bir başka Avrupa şehrinde, belki Berlin’de belki Stockholm’de (hatta belki de bir Fatih Akın fi lminin ilk sekansında) hissettiğim hayali bir dünyaya ışınlandığımı söyleyebilirim. Cenk Erdoğan ve Mehmet İkiz’in “göz açıp kapayıncaya kadar geçen süre” anlamına gelen Lahza isimli projesi, geçen her “an” ile birlikte akıp giden performanslara alan açan, ilham dolu bir sound’a sahip. Harem Nights’ın etrafımıza koza gibi ördüğü büyülü atmosferde “Volte Face” ile yolculuğumuzu sürdürdükten sonra Kenan Doğulu repertuarından yeni yorumlarla tanışmaya hazırdık. “Tutamıyorum Zamanı”, “Aklım Karıştı”, “Şeytan Tüyü”, “Dön Gel”, “Pamuk”, “Ex Aşkım”, “Çakkıdı” gibi klasikleşmiş şarkıların her biri, Kenan Doğulu’nun gitar, klavye ve vokaldeki doğaçlamaları, Cenk Erdoğan ve Mehmet İkiz’in müzikal dokunuşlarıyla yeni birer kimliğe bürünerek karşımıza çıktılar. Akılda kalıcı giriş melodisiyle ve groove’larıyla Aklım Karıştı ve ambient bir modern zaman fl amenkosuna dönüşen Çakkıdı en çok başkalaşım geçirenler şarkılar arasındaydı. Kenan Doğulu’nun “Beni tanıyanlar bu şarkıyı çok sık söylemediğimi bilir.” diyerek, kaybettiği babası için yazdığını söylediği “Bugünüm Sensiz Geçti” ise gecenin en “yürek yakan”larından biriydi. Gece boyu çalınanlar arasında en iyi bildiklerimden, ilk gençlik yıllarımda çıkan Yaparım Bilirsin albümüyle dinleyip sevdiğim şarkılardan biri olduğu için mi bu performansı bu kadar sevmiştim? Belki de Kenan Doğulu’nun star personasını bir kenara bırakarak, kırılganlığını korkmadan sergileyişi tüm dinleyicilerde aynı etkiyi bırakmış, kalplere en hassas yerinden dokunmuştu. Her ikisinden de mutlaka bir şeyler vardı ama şu da kesindi ki Lahza birlikteliği ile ortaya çıkan bu yeni yorum, şarkının güzelliğini bambaşka yerlere taşımıştı.

blog-13
sezgi-olgac-001

Bu duygu yoğunluğunun ardından Kenan Doğulu’nun “Bir beste yaptım, ismi Neden olmasın?” diye sunduğu taptaze beste ile gecenin bir başka sürprizli anını yaşadık: Sadece 24 saat önce bestelenen bu şarkının ilk dinleyicileri bizdik. Herkesi oturduğu koltuklarda tatlı tatlı salınmaya davet eden, kendimi adeta bir kumsalda, pembe-turuncu bir gün batımına karşı dinler gibi hissettiğim bu şarkı, tüm konseri bir yaz akşamı açık havada dinlemenin nasıl da tatlı bir keyfi olacağını da düşündürdü. Özgür doğaçlamalar, elektronik tınılar, davulun kalp ritmimize ayak uyduran büyülü sesi, perdesiz gitarın şiirsel tonu, Kenan Doğulu’nun yanaklarıyla “Nihavend Longa” çalacak doğallıktaki sahne duruşu (bir konserde bizzat yaşamanız gerek), kalpten gelen müziğin saf ve tadına doyulmaz güzelliği… Üç müzikal beynin yaratıcı düşlerle dolu arka bahçesine adım atmışız gibi dinlediğimiz bir konserdi Lahza & Kenan Doğulu konseri. Yaşamın, alışkanlıkların ve elbette müziğin, hem tüketiminin hem üretiminin hızla değiştiği, bir türlü “tutamadığımız zamanlarda” önemli olan belki de – Miles Davis’in dediği gibi- kendimiz gibi olabildiğimiz lahzaları, o değerli anları yakalamak. Bu anlarla dolu Lahza & Kenan Doğulu projesini siz de mutlaka bir yerlerde yakalayın.